Önce yıllarca yas tutarak, sonra anma günü ilan ederek 83. yılına geldiğimiz 10 Kasımlara bugün artık
“Atatürk’ü Anlama, Atatürk’ü Keşfetme ve Atatürk’te Birleşme” penceresinden bakıyoruz. Peki neden?
Atatürk’ü anlamak ama nasıl? Okuyarak mı, yazarak mı, propagandasını yaparak mı, ilkelerini
savunarak mı? Elbette hepsi değerlidir, ama yeterli midir? Atatürk en çok mücadele içinde anlaşılır.
Atatürk’ü anlamanın yolu Atatürk gibi olmaktan geçer. Bugün artık Atatürkçülük, Atatürk’ün
propagandasını değil, Atatürk’ün yaptığını yapmaktır, yani devrimciliktir.
Devrimcilik evet, romantik bir söz olarak değil, nesnel bir gerçek olarak… Ekonomiden sağlığa,
eğitimden kültüre, tarımdan sanayiye, enerjiden güvenliğe köklü çözümler üretirken ve dört bir
yanımızdan namlularını uzatan Amerikan emperyalizmine karşı verdiğimiz yeni bir “Ulusal Kurtuluş
Savaşı”nın içinde olarak anlaşılır Atatürk en çok.
Yalnız bizde değil, emperyalist düşmanı ülkesinden def etmiş ve etmekte olan Çin’den Cezayir’e,
Latin Amerika’dan Kara Afrika’ya, Hindistan’dan Rusya’ya, Suriye, Irak, İran, Azerbaycan ve Afganistan’a
kadar bütün mazlum milletler coğrafyasında anlaşılır Atatürk… O’nun yüzyıl önce ortaya koyduğu
“Mazlum milletler zalimleri bir gün mahv ve nâbut edeceklerdir” hedefinin gerçekleştiği her yerde, o
hedefe yaklaşıldığı ölçüde…
Mücadele etmeyen, mücadeleye ve mücadele edene burun kıvıran, mücadeleden kaçan elbette
anlayamaz Atatürk’ü. Dolayısıyla duyduğu saygının, yaptığı anmanın da temeli, gösterişten öte anlamı
olamaz. Mücadeleden kaçarken örneğin “Yurtta barış dünyada barış” vecizesine sığınır, Atatürk’ün o
barışı en büyük savaşları kazanarak elde ettiğini anlayamaz.
Mustafa Kemal Atatürk müstesna milletimizin yetiştirdiği en müstesna evladıdır. Şartların
olgunlaştığı tarih sahnesine karakteri, zekâsı, cesareti, millet sevgisi ve vatanseverliğiyle çıkmıştır. O’nun
tarihe yön vermesi yaşadığı dönemle sınırlı değildir; bugün dahi emperyalist hegemonyaya karşı yaktığı
“bağımsızlık meşalesi” ile mazlum milletlerin yolunu aydınlatarak sürmektedir.
İyimserliğimizin ve yiğitliğimizin en büyük kaynağı, O’nun bir program ve eylem kılavuzu olarak
sadece milletimizin değil, bütün mazlum milletlerle birlikte yeni bir medeniyetin yolunu aydınlatıyor
olmasıdır.
Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ile anıyoruz ve esasen mücadele ile anlıyoruz.
Cumhuriyet Kadınları Derneği
Genel Yönetim Kurulu adına
Genel Başkan
Prof. Dr. Tülin Oygür