Özgürlüğümüzün Tek Kaynağı Cumhuriyet Değerlerimizdir. Millî Eğitimin Görevi Cumhuriyetin Gençlerini Yetiştirmektir.

Özgürlüğümüzün Tek Kaynağı Cumhuriyet Değerlerimizdir. Millî Eğitimin Görevi Cumhuriyetin Gençlerini Yetiştirmektir.

2023-2024 eğitim öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, millî eğitim çevrelerinde son dönemde çokça konuşulan üç konu hakkında görüşlerini açıkladı. Millî Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’e uyarılarda bulundu, öneriler iletti.

Bu konular:
• Karma (kız, erkek karışık) eğitimin tartışmaya açılması;
• ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) projesi, kamuoyunda bilinen şekliyle MEB’in okullarda ‘manevi danışman’ olarak görevlendirdiği imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu öğretmenlerine ‘değerler eğitimi’ verdirmeye başlaması;
• ‘Öğrenci Andı’ okutma uygulamasına dönülmesi olup, CKD Genel Merkez’de düzenlenen basın toplantısında Prof. Oygür tarafından dile getirilen açıklamalar şöyledir.


Değerli Basın Emekçileri,


Millî Eğitim Bakanlığının millî eğitimimizin temel esaslarını yok sayan veya bu esaslarla çelişen uygulamalarını ve bunların da ‘hak ve özgürlükler’ kılıfı altında savunulmasını Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak kınıyoruz. Halkımızın da şimdi dile getireceğimiz bu hususlarda aynı duyarlılık içinde olduğuna inanıyoruz.


Öncelikle, Türkiye Devleti’nin yasalarıyla çelişen hak ve özgürlükler olamayacağını belirtmek isteriz.


KARMA EĞİTİM TARTIŞMAYA AÇILAMAZ


Cumhuriyetimizin 100. yılında biz karma eğitimi tartışır hale gelmiş durumdayız. Yasaya göre millî eğitimimizin esası olan karma eğitim, Cumhuriyetle, devrimlerimizle kavgalı dar bir kesimin TBMM çatısı altındaki temsilcileri tarafından hedef alınmakla kalmamış, pedagojik bir facia olduğu ve millete dayatıldığı gibi akıl almaz söylemlere kadar konu olmuştur.


Bu durumun sorumlusu, kız çocuklarını erkek çocuklarla aynı okula göndermek istemeyen ailelere de özgürlükler gereği kulak verilebileceğini söyleyen Millî Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’dir.
Sayın Bakana hatırlatıyoruz: Özgürlüğümüzün tek kaynağı Cumhuriyet değerlerimizdir ve Millî Eğitim Bakanlığının görevi de Cumhuriyetin gençlerini yetiştirmektir.


Burası, Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türklerin töresinde çocuğu cinsiyetiyle ayırmak yoktur. Bizde çocuk; kız ya da oğlan olsun, iyi, dürüst erdemli insan olmayı ve ülkesi ve milleti için savaşmayı öğrenerek yetiştirilir. Cumhuriyetimiz de topraklarını beraberce savunan kadın ve erkeğin, milletin eşit fertleri olduğu anlayışıyla inşa edilmiştir. Cumhuriyetin kuruluş ve varlığını ispat etme başarısının altında, töremizden gelen bu sağlam maya yatar. Milletleşmemizin çimentosu olan ‘kadın erkek yurttaşların eşitliği’ ilkesine dayalı karma eğitimi delecek hiçbir şey temel hak ve özgürlük olamaz.


Bu Neyin Özgürlüğüdür?


Emperyalizm millî devletlerin üzerine silahla çökerken de toplumları uyuşturucu ya da LGBT dayatmasıyla ufalamaya çalışırken de ‘özgürlükler, haklar, demokrasi’ bahanelerini kullanır. Ülkemizde millî eğitimin esası olan karma eğitim sisteminin ‘özgürlük’ söylemi altında karalanmasının bundan farkı yoktur.


Çocuklarımıza yönelik cinsiyetçi bakışa kesinlikle karşı çıkıyoruz. Çocukları okulda cinsiyetine göre ayıran zihniyetle, çocuklara cinsiyetini seçmeyi dayatan LGBT ideolojisi arasındaki aynı cinsiyetçi bakışa herkesin dikkat çekiyoruz. İkisinde de özne çocuk değil, cinsiyettir. Cinsiyet çocukluğa indirilmekte, çocukluk yok edilmektedir. Birisinde nihai amaç kadını toplum yaşamından silmek, diğerinde aileyi ve millî toplumu parçalamaktır.


Sayın Bakana çağrıda bulunuyoruz: Türk milletinin kahir çoğunluğunun kabul etmeyeceği ‘karma eğitimi tartışmaya açma’ hatasını düzeltmeli ve gündemden silmelidir.


Millî Eğitim Bakanlığının görevi, kız çocuğunu erkek çocukla aynı okula göndermek istemeyen ailelerle görüşmek, onları ikna etmektir. Devletimizin bu zihniyetteki yurttaşlarımızı Türkiye ve dünya gerçeğiyle aydınlatmak görevi vardır; bunu yapacak olan da bütün yurttaşların eğitiminden sorumlu MEB’dir.


MİLLİ EĞİTİMİ DİNSELLEŞTİRME PROJESİ: ÇEDES


İzmir’deki okullara imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu öğreticilerinin ‘manevi danışman’ olarak görevlendirileceği haberi üzerine gündeme gelen ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) projesi MEB, DİB ve GSB ortaklığında hazırlanmış ve geçen yıl imam hatip okullarında ve bazı ortaokullarda uygulanmıştır. Bu eğitim öğretim yılında ise 81 ilde tüm okullar kapsama alınmıştır.


ÇEDES projesi nedir? ÇEDES, MEB’in kendi sorumluluğunda olan millî eğitimi Diyanet İşleri Başkanlığı ile ortak yürüterek eğitimi dinselleştirme projesidir. MEB’in önceki yıllarda, dinî vakıflarla benzer uygulamalar yaptığı hatırlardadır.


ÇEDES’in koordinasyonunu MEB’in Din Öğretimi Genel Müdürlüğü yapmaktadır. Proje, okulların yanı sıra, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı gençlik merkezleri, okuma salonları, genç ofisleri ve camilerde uygulanmaktadır. Kültür şenlikleri dahi Diyanet Gençlik Merkezlerinin ev sahipliğinde, il/ilçe müftülüklerinin eşgüdümünde düzenlenecektir.


ÇEDES projesinde, ‘manevi danışman’ adıyla okullarda görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı, Kur’an kursu hocaları tarafından öğrencilere ‘değerler eğitimi’ verilecektir. Değerler eğitiminin amacı insana ve doğaya saygılı, paylaşmayı bilen, hoşgörülü, dürüst, duygudaşlık yeteneği yüksek, çalışmayı üretmeyi seven, milletine bağlı bireyler yetiştirmek değil midir? Değerler eğitiminden amaç, evrensel ve millî değerlerimizi yetişen yeni nesle kazandırmak değil midir? Değerler eğitimi ne zaman din eğitimi olmuştur da bunları öğretmek din görevlilerine düşmüştür? Cumhuriyet kültürümüzün manevi kazanımlarını pekiştirecek olanlar ‘manevi danışman’ diye görevlendirilen imamlar, vaizler, Kur’an kursu hocaları mıdır?


ÇEDES açıkça, ilkokul-lise arası 19 milyonu aşkın öğrencinin eğitimini dinselleştirme projesidir. Öğrencinin ÇEDES faaliyetlerine veli onayıyla alınacağı belirtilse de bunun işleyişte geçerliliği yoktur. Çünkü okul müdürleri ÇEDES’i veli ve öğrencilere tanıtmak ve ÇEDES’e katılımı teşvik etmekle görevlendirilmiştir. Dolayısıyla veliler, çocuklarının ayrımcılığa uğramasından, hatta mimlenmesinden çekinerek onay vermek zorunda kalabileceklerdir. Burada açıkça kamusal dayatma vardır.


Yine Özgürlükler!


ÇEDES’in eğitimi dinselleştirme projesi olduğu eleştirilerine karşı bazı kesimler bu uygulamayı özgürlükler kapsamında değerlendirmek gerektiğini, ailelerin çocuklarına din eğitimi aldırmak haklarının olduğunu söylemektedir. Ülkemizde isteyen aile çocuklarını Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her yerde açtığı Kur’an kurslarına gönderebilmektedir. O halde bu kesimlerin bir türlü dile getiremeyip ‘özgürlükler’ kılıfı giydirdiği esas beklentileri millî eğitimin dinselleştirilmesidir.


2023-2024 eğitim yılı başladıktan sonra ÇEDES nedeniyle okullarda gerginlikler yaşanması muhtemeldir. Toplumumuzdaki var olan kutuplaşmayı bir an önce ortadan kaldırmak gerekirken, ÇEDES ile yeni bir çatışma alanı yaratılması büyük hatadır.


Millî eğitimin ‘dindar nesil’ yetiştirme alanı olmadığı artık kabul edilmelidir. MEB, ÇEDES projesini iptal etmeli, değerler eğitimini kendi yetkisinde olan millî eğitim içinde, Anayasa ve yasalara uygun amaç ve hedefler doğrultusunda düzenlemelidir.


ÖĞRENCİ ANDI’NDAN RAHATSIZ OLANLARIN HÜKMÜNE SON VERİN!


Bölücü terör örgütü PKK ile çözüm süreci yürütülen dönemde, okullarımızda ‘Türk’üm, doğruyum, çalışkanım’ diye başlayan, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ deyişiyle biten andımızın okunması, milliyetçiliği bastırma gayretleriyle çelişiyordu. Öğrenci Andı’nın bireysel hak ve özgürlüklere aykırı ve ırkçı olduğu söylemleri çıkarıldı. 2013 yılında MEB andımızın okullarda okutulmasına son verdi. Danıştay MEB’in bu kararını iptal ettiyse de temyizde iptal bozuldu. Hukuki süreç bu şekilde sonuçlandı. Öğrenci Andı’ndan rahatsız olanların hükmü ise 10 yıldır devam ediyor!


Bir Kere de Türk Milletinin Özgürlüğü Olsun!


Bugün ülkemizin içinden geçtiği zorluklar ve iç ve dış tehditler göz önüne alındığında Öğrenci Andı’nın okullarda okutulması zorunluluk derecesinde önem kazanmıştır. Özgürlüğümüzün, güçlü ve bağımsız bir devlet olmamızın birinci şartı Cumhuriyetine sahip çıkan Atatürk milliyetçisi gençler yetiştirmektir. Bizi bu hedeften uzaklaştıran küresel neoliberalizme karşı millî eğitim seferberliği başlatmalı ve Cumhuriyet kültürümüzü yeniden ayağa dikmeliyiz. Çocuklarımıza başı dik olarak ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ diyebilmenin özgürlüğünü vermeliyiz.


Derneğimiz Millî Eğitim Bakanı Sayın Tekin’e milletimiz adına bir çağrıda bulunmaktadır. Sayın Bakan, göreve başladığınızda eğitimde toplumsal seferberlik ilan etmek gerektiğini söylediniz. Sizi, ilk uygulama olarak, 2023-2024 eğitim öğretim yılından itibaren tüm ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında her hafta başı ilk derse girmeden ve bütün resmi okul törenlerinde Öğrenci Andı’nın okutulması için yeni bir düzenleme yapmaya davet ediyoruz.


Cumhuriyet Kadınları Derneği
Genel Yönetim Kurulu adına
Genel Başkan
Prof. Dr. Tülin Oygür

Facebook
Twitter
WhatsApp