Üretim ve İstihdamda İşçi Kadınlar Zirvesi’nin dördüncü toplantısı Bursa’da yapıldı. Cumhuriyet Kadınları Derneği Osmangazi Şubesi öncülüğünde, Türk-İş’e bağlı TEKSİF Sendikası’nın konferans salonunda gerçekleşen toplantıda Petrol-İş Sendikası, Tekgıda-İş Sendikası ve TEKSİF üyesi kadın çalışanlar da yer aldı. Konuşmacılar arasında Türkiye Sanatçılar Birliği Bursa Temsilcisi Günay Arda, Hürriyet Köyü’nün toprak mücadelesi öncülerinden Şerife Güler ve Türkiye Gençlik Birliği Eski Genel Başkanı ve Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Yönetim Kurulu Üyesi Dilek Çınar da vardı. Toplantının moderatörlüğünü Cumhuriyet Kadınları Derneği Osmangazi Şubesi Başkanı Sevim Erol üstlendi.
CKD GYK Üyesi Zeynep Ses: Bugün Bursa’da olmak benim için sevinç kaynağı. Kadının özgürlüğünün üretimden geçtiğine inanmaktayım. Bize bu olanağı sağlayan TEKSİF’e teşekkür etmek isterim. Biz Kuvâ-yi Milliye kadınlarının çağdaş mirasçılarıyız. Cumhuriyet Devrimi ile kazandığımız haklarımızı korumak ülkemiz ve topraklarımızın tam bağımsızlığı için mücadele etmek, ülke ve halk yararına geliştirmek diye başlar tüzüğümüz. Mutfağa hapsedilen, televizyon kanallarında hayatları deşifre edilip hırpalanan kadın değil, gücünü üretmekten alan özgüvenli kadınlar olmayı ve buna bağlı olarak geleceğin güvencesini, sağlıklı aile ortamını hedefliyoruz. Kadınlar birlikte güçlenecek, bu cumhuriyet böyle kuruldu bugün de böyle olacak. Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak birçok değerli çalışmaya imza attık. Halen yürütmekte olduğumuz Uyuşturucu Karşı Anneler Hareketi devam ediyor. Madde bağımlılığına savaş açtık, biz kazanacağız bu savaşı. Son yıllardaki LGBT dayatması ile mücadelemiz devam edecek. Yurdun her yerinde düzenlenen aile buluşmaları ile bu çürümüş ideolojinin kökünü kazıyacağız. Kadınlar iş dünyasında da hak ettiğini alacak, kanun önünde eşitiz bunu biliyoruz ama pratikte böyle olmadığını görüyoruz. Bu zirveler ile hedefimiz katılan her konuşmacıya söz hakkı vermek derdini öğrenmek ve çözümü birlikte üretmek.
——–
Türkiye Gençlik Birliği Eski Genel Başkanı ve Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Yönetim Kurulu Üyesi Dilek Çınar: Ben emekçi bir ailenin çocuğuyum ve çoğu emek ailenin çocuğu gibi ben de üniversiteye başlamadan iş hayatına atıldım, bir gıda firmasında mutfakta çalışmaya başladım. Hamur açmaktan kollarım morarırdı ama ben gençtim, birlikte çalıştığım işçiler benim gibi değildi. Evde çocukları vardı, onlara bakarlardı. İzin günlerinde bile çalışırlardı. İşçi kadınların bu durumunu gördüm ve bu eşitsizlik ile mücadele etmeye o yıllarda karar verdim ve süreç benim için TGB başkanlığına kadar çıktı. Orada da bir ilk oldu ve Türkiye gençlik hareketinin lideri artık bir kadın genel başkandı. Mustafa Kemal Atatürk, “Dünyada hiçbir milletin kadını ‘ben Anadolu Kadını kadar çok çalıştım’ diyemez” demişti. Milli mücadelede ordunun hayat kaynağının kadınlar üretmiştir. Halen daha bu doğrudur. Vatan mücadelesi ve emek mücadelesi omuz omuza yürür. Nasıl yüz yıl önce emperyalizmin elini omuz omuza kırdıysak bugün de bunu birlikte yapacağız. Önümüz aydınlık yarınımız aydınlık, hepimize kolay gelsin.
——–
Tekgıda-İş Sendikası Üyesi Aytek Geben: Ben 24 yıldır Banvit’te çalışıyorum ama Tekgıda-İş Sendikası bize haklarımızı öğretene kadar hiçbir şey bilmediğimizi öğrendik. Banvit el değiştirdi ve asgarî ücretten daha az kazanır olduk. İnsan olmak sadece çalışmak değilmiş, haklarını bilmeden çalışmak, çalışmak değilmiş. Sendikalı olmak işyerimize ihanet değilmiş bunu da öğrendik. İşverenlerle görüştüğümüz zaman kendi çözümlerini bize dayatıyorlardı. Bu sorunlar örgütlü olmakla çözülür.
——
Hürriyet Köylüsü Şerife Güler: Adım Şerife Güler ama bugün Şerife Bacı olarak buradayım. Dedelerimizin 12.000 dönüm yer almıştı Karacabey’de. 6.000 dönümü ise köye gelir olsun diye üretim arazisi olarak bıraktı. Ben 9 yaşında başladım çalışmaya, bu toprakları biz alnımızın teriyle ödedik. Şimdi bizim bu yerlerimizi Karacabey Belediyesi satıyor. Neden biz üretmeyelim, neden dışarıdan alalım yağımızı. Köyümüzü talan ettiler, bize soran yok. 201 hanenin dedeleri mezarında rahat uyuyamıyor. Hakkımızı helal etmiyoruz. Ankara bizim sesimizi duymadı. Siz bizim sesimiz oldunuz, sağ olun.
——–
Petrol-İş Sendikası Üyesi Hatice Yalçın: Sendikasız bir yerde 4 sene çalıştım, daha sonra oradan ayrılıp başka bir yere geçtiğimde mola denilen şeyi öğrendim. Çalışan olarak haklarımızın varlığından habersizdik. Kadın istihdamı maalesef istenilen seviyede değil, kadın işi erkek işi gibi bir ayrım var. Bu durum kadınlarımızın kariyer hayatını olumsuz yönde etkilemektedir.
——–
TEKSİF Üyesi Serap Tüzün Yumuşak: 2006 senesinde çalışma hayatına başladım. 3 çocuğum vardı, dar gelirli bir aileydik. Çocuğumuza kalem almak bile bizim için lükstü. Bu yüzden işe başladım eşime destek oldum ama aynı işyerinde çalıştığım eşimi görmezdim ben. Çocuğuma bakmak için vardiyamda değişiklik istedim kabul edilmedi ve üç buçuk sene boyunca çocuğumu fabrikaya götürüp getirmek zorunda kaldım. İşverenimiz istediğini yapardı. Örgütlü mücadele ise bana haklarımı öğretti. Kıdem tazminatını öğretti. Sendikalı olurken 170 gün mücadele ettik. İkna odaları kuruldu, arkadaşlarımız işten çıkarıldı. Ben pes etmedim, pazarlık yapmadım. Yarının gençlerini bizler büyütüyoruz. Her alanda kadınların olması şart. Eğer biz varsak o işletme var.
——–
Türkiye Sanatçılar Birliği Bursa Temsilcisi Günay Arda: Ben bir medyacıyım ve kadınların en çok aşağılandığı yer medyadır. Bir kanalın para kazanması uğruna yapılır bu. Türkiye Sanatçılar Birliği olarak kadının aşağılamasının karşısındayız, o programları çocuklarımız da izliyor yani geleceğimiz izliyor. Bu aşağılayıcı algıyı birlikte yıkacağız.
——–
TEKSİF Bursa Şube Başkanı Nihat Şeker: Ülkemizde tekstil işkolunda çalışan emekçilerin sendikal mücadelesi ülkemiz sendikacılık hareketinin başlangıcı sayılabilir. 1940’lardan sonra başlayan sendikal mücadeleyi yurdumuzun en büyük sanayi kolu olan tekstil emekçileri başlatmıştır. Bu bakımdan TEKSİF’in tarihçesi aynı zamanda Türk Sendikacılık hareketinin gelişme süreci içinde çok ilgi çekici olaylar ve mücadelelerle doludur. Yaptığımız işin ne kadar önemli olduğunu bilmeliyiz. Burada da kadın işçilerimiz çok önemli. Özellikle kadın kardeşlerimiz çalıştığı fabrikalarda örgütlenmeye çalışıyoruz. Örgütlenmek polisle çatışmak falan değildir. Burada müzakere yapıp meclise taşıyoruz biz. Örgütlü olduğumuz yerlerde toplu iş sözleşmesini diretiyoruz. Türkiye’de toplu iş sözleşmesi oranı %7 ne yazık ki. Bir fabrikanın önünde çadır gördüğünüz zaman hiçbir şey yapamıyorsanız gidin bir çay için. Örgütlü olmazsak kırılırız.
ÜRETENDE BİZİZ, YÖNETENDE BİZ OLACAĞIZ !