Birleşmiş Milletler ’in raporlarına göre, PKK terör örgütü, 1990’lı yıllardan bu yana, sistematik olarak çocukları zorla silahaltına almaktadır. Üç binden fazla çocuğu kullandığı bu raporlar ile sabittir. TEPAV raporlarına göre, terör örgütünün %42’si çocuktur. Bu çocukların %10’u ise 15 yaşın altındadır. Vatanımızı, milletimizi bölmeye yönelik terör eylemlerinden sorumlu olmakla birlikte, küresel ve ulusal ölçekli pek çok raporla ortaya koyulduğu üzere, PKK terör örgütü, bireysel insan hakkı ihlallerinin de failidir ve mağdurlar çoğunlukla kadınlar ve çocuklardır.
18 yaşın altındaki her birey hukuk önünde çocuktur. Çocuklar açısından, üzerinde mutlak surette tasarruf hakkına sahip oldukları bir irade kavramından söz edilemez. Çocukların en temel insan hakkına yönelik yaşam haklarını ellerinden alan, onları yuvalarından koparan, ellerine silah veren, seks kölesi olarak istismar eden, uyuşturucu kuryesi olarak kullanan eli kanlı bir terör örgütüne rızaları ile katılmış olduklarından bahsedilemez. Bu ne hukuki ve ne vicdani bir söylemdir.
Analar ayağa kalktığı zaman sorunların çözümü hızlanır. Analar, çocuklarını PKK terör örgütünden kurtarmak için ayağa kalkmışlardır. Kaldı ki analar, on yıllardır PKK terör örgütünün kaçırdığı çocukları için feryat etmektedir. Geçmişten bugüne gazeteler, anaların çığlıklarıyla, ağıtlarıyla, eylemleriyle doludur. Yalnızca 2015 yılında ‘Çocuğumu PKK terör örgütü kaçırdı.’ Beyanıyla 929 resmi başvuru yapılmıştır.
Bu sorun, partiler üstü, kadınıyla erkeğiyle hepimizin yüreğine ateş düşüren, insanlık onurumuzu ayakaltına alan, geleceğimizi karartan toplumsal bir sorundur. Terör örgütlerini doğrudan yahut dolaylı olarak destekleyenlere karşı çıkmadan, kadın ve çocuk hakları savunusu yapmak da mümkün değildir.
Kadın ve çocuklara yönelik baskı ve şiddeti bölgelere göre değerlendirmiyoruz. Ülkemizin her karış toprağı, bütün insanları, kadını ve erkeği, hepimiz bir bütünüz. Diyarbakırlı annelerin ‘Çocuğumu geri istiyorum!’ feryadına da Emine Bulut’un ‘Ölmek istemiyorum!’ çığlığına da aynı ilkelerle ve aynı kararlılıkla ses vermek, Cumhuriyet Kadınlarının görev ve sorumluluğudur.
Diyarbakırlı anaların, çocuklarını pkk terör örgütünden kurtarmak için başlattıkları eylemleri 11 Aralık Çarşamba günü 100 gününe girecektir. Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak 100.günlerinde Diyarbakır annelerini yalnız bırakmayacağız.
Unutulmamalıdır ki kadın örgütlerinin güç birliği yapması, Diyarbakır’daki anaların sesine ses, yüreğine kuvvet olmaları, ülkemizin yıllardır boğuştuğu terör sorununu bitirmek için olduğu kadar, kadın ve çocuk hakları mücadelesi için de anlamlı ve gereklidir. Sizleri, Diyarbakırlı anaların bu haklı mücadelesine destek olmaya çağırıyoruz.
Dr. Canan Arıtman
CKD Genel Başkanı